Hale Karaçelik Geçen Zaman
Hale Karaçelik’in kişisen sergisi Geçen Zaman; 14 Mayıs – 30 Haziran 2016 tarihleri arasında Russo Art Gallery İstanbul’da sanatseverlerin beğenisine sunulacaktır.
Sergi açılışı; 14 Mayıs 2016, Cumartesi saat 17.00’da.
Boğazkesen Cad. 21/A Tophane- İstanbul
Galeri Ziyaret Saatleri:
Salı- Cumartesi: 11.00-18.30
Ümit Gezgin Sanat Eleştirmeni
Sanat hayatın merkezine yerleşti mi, tüm algılar ona göre şekil değiştirir. Yaratıcılık başat öge oynar yaşamın içinde… Her sanatçıda bu dönüşüm ve değişim, kendi gerçekliği ve üslubu boyutunda oluşur, olgunlaşır ve merkeze taşınır. Sanat tarihine bakılsın, bütün sanatçılarda sanat, yaşamın merkezine taşındığı, yaşam biçimi haline dönüştüğü oranda yaratıcılık katsayısını yükseltmiş ve aynı zamanda yaratıcı bir devinime kavuşmuştur. Bu olgu, Hale Karaçelik resminde ve kişiliğinde de belirgin bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Dünden bugüne sürdüregeldiği ve sürekli bir döngü yaşadığı resimsel serüveni içinde Karaçelik de; yorum resminden soyut resme doğru akarken, hep bir üslup bütünlüğü ve değişime açık özgüvenle bunları gerçekleştirmiş, en önemlisi bütün çalışmalarında bu özgünlük ifadesini yetkin bir düzlemde kendini ortaya koymuştur. O da, Kandinsky, Kooning, James Brooks, Riopelle vb. gibi, merkeze aldığı olguyu gerek nesne iletişimli yorumla, gerekse de nesneden kopuk, özgün bir duyarlılık ve hayal gücüyle kurguladığı abstre yaklaşımlarla ortaya çıkarırken; spontane olanla akılsal lirizm arasındaki dengeyi ustalıkla kurgulamayı başarmıştır. Bazı resimlerinde o da, Kooning, James Brooks vb. gibi nesneye, nesneye referanslı gerçeğe bağlı bir yorumlamayı seçmiş; burada gerek doğa yorumları, gerekse de o doğaya kattığı anlam katmanlarını özgünlük boyutuyla ortaya çıkarırken; diğer açıdan salt soyut olarak ele aldığı yaklaşımlarında yüksek ayar bir lirizmi, yüksek ayar bir müzikaliteyi devreye sokmuştur. Bakın onun resimsel serüveni bütünlük içinde oluşmuş, renk algı ve düzenlemesi de sıcak-soğuk değerleri içinde sıcak tona ağırlık veren, onu merkeze alarak varlıksal boyut eklediği aşamaya taşınmıştır. Lirik bir söylem, hemen hemen bütün resimlerine sirayet etmiş, adeta bir varoluş biçimine dönüşmüştür. Her konuyu yetkinlik düzleminde ele alan sanatçı, spontane düzlemde yeniden biçim vermenin anlamlı realitelerine ulaşmış ve estetik, onun resminde özgün bir kimliğe kavuşmuştur. Büyük küçük tuş değerleri ve renkli algılamanın boyutlarında ilerleyen Hale Karaçelik resmi, aynı zamanda kendini inşa eden bir özelliğe de sahiptir.
DİNAMİK KURGU BOYUTLARINDA İLERLEMEK
Onun resimleri lirik bir söylemi beslediği, dahası o söylemin içinde olgunlaşıp, geliştiği ve kendine özgün bir kulvar yarattığı için; aynı zamanda kendine ait bir dinamik kurgu yapısına da sahiptir. Her ressam bu dinamik kurguyu oluşturamaz. Dünya resmi içinde Pollock’un ve Klee’nin dinamizminin ve kurgusal atraksiyonlarının nasıl kendilerine özgü yapısı varsa, aynı zamanda bizim resmimiz içinde de böylesi bir dinamik kurguyu az da olsa bazı ressamlarda görüyoruz ki, işte onlardan biri de Hale Karaçelik’tir, onun resimsel kimliği ve gerçekliğidir… Onun resim serüveni içinde şekillenen kurgusal yaklaşım ve spontane oluşumlar hep öncesinde ve sonrasında kendine özgü dinamik strüktür oluşturmuş ve kendi serüvenini devreye sokmuştur. Kişiliğinden taviz vermeyen ve mücadele azmini de elden bırakmayan Karaçelik; akılsal süzgecinden, yaşamsal tecrübelerinden de beslenerek oluşturduğu ve spontan ifadelerle yol aldığı estetik serüveninde hep yeni ve farklı olanı hedeflemiş ve o hedeflerine de ulaşmıştır.
Son dönem çalışmalarında ortaya koyduğu performans, doğrusu parmak ısırtacak boyuttadır ve giderek soyut resme dinamik bir söylem boyutunda yeni kurgular ekleyerek lirik bir düzlem oluşturmuştur. Sıcak-soğuk ton değerlerinin dinamizm içinde algılanıp yorumlandığı ve izleyicide hayranlık duygusu ve estetik haz uyandıran bu resimler, aynı zamanda kalıcı etki de sağlamaktadır. Hale Karaçelik resmindeki bu süreç içindeki gelişim ve dinamizm, onun resme olan tutkusuyla açıklanabilir. Yaşamının merkezine yerleştirdiği ve bir varoluş biçimi olarak algıladığı resim, sonuç olarak onun karakterinin, varoluşunun ve tutkularının ifadesi olarak, soyut bir söylem boyutuyla ortaya çıkmaktadır ki, bu da resim sanatı için bir kazanım olarak algılanmalıdır…