Giovan Battista Salvi eserlerinden oluşan Sassoferrato 61.ci Uluslar arası Sanat Sergisi
İtalya’nın daha az tanınan, ama büyük kültürel öneme ve kaliteye sahip, gitgide daha nadir rastlanan rafine zevklerin ürünü olan modern ve çağdaş sanat eserleri sergilerini barındıran bir yüzü var. Aslında sanatsal bir etkinliğin herkesçe duyulmasının, bilinmesinin, ya da sadece tesadüfen farkına varılmasının tamamen paraya dayalı bir olay olduğunu belirtmemize bile gerek yok.
Sanat alanında dahi ekonomik kaynakların, piyasanın ve sergileri gezen sanat tutkunlarının üzerinde büyük bir etkisi olduğunu fark etmemden bu yana uzun yıllar geçti. Nitekim bir keresinde Roma’daki Vittorio Emanuele II sarayında ilginç ama empresyonist dönemin nispeten daha mütevazı eserlerine yer veren bir sergi önünde uzun kuyruklar oluştuğunu, insanların diğerlerinden pek bir farkı olmayan bu sergiyi önemli bir ücret ödeyerek gezmek için günlerce beklediklerini hatırlıyorum. Zira o sergi büyük sponsorlar tarafından desteklenmiş, önemli kurumların himayesinde organize edilmiş ve dolayısıyla maksimum düzeyde reklamı yapılmıştı.
Adı geçen büyük müzenin ana salonlarında üstte belirttiğimiz sergi sürmekte iken, eşdeğer prestijdeki diğer salonlarında ise onsekizinci yüzyılın büyük bir İtalyan ressamı olan Renzo Vespignani’nin “İki savaş arasında” adlı çalışmalarından oluşan muhteşem bir sergi düzenlenmekte idi. Hatta Edoardo Sassi bu sergi öncesinde Corriere della Sera gazetesinde şu satırlara yer vermişti: “Sinema sanatında ‘Roma Açık Şehir” adlı filmiyle Rossellini, ‘Bisiklet Hırsızları’ filmiyle ise De Sica ne yapmışsa, resim sanatında Vespignani aynı şeyi yapmıştır”. Bu sergiye giriş ücreti alınmıyordu ve ziyaretçilerin önünde yeni gerçekçiliğin muhteşem yansımalarını içeren eşsiz sanatsal ve tarihsel öneme sahip eserlerden oluşan müthiş bir gösteriye tanıklık etme fırsatı vardı. Ama ne yazık ki bu sergiyi ziyaret ettiğim her defasında sadece çekim kameralarının mevcut olduğunu gördüm.
Bu nedenle, her sanatseverin yeterince söz edilmeyen bu tip etkinlikleri mümkün olduğunca duyurabilmek için elindeki her aracı kullanmak gibi bir görevi olduğunu düşünüyorum. Böylelikle, bu tip etkinlikleri gerçekleştirebilmek için perde arkasında çalışan insanlara biraz olsun heyecan aşılanmış ve teşekkür edilmiş olacaktır.
Ben bu yazıyı yazarken, Orta İtalya’nın küçük bir kenti olan Sassoferrato’da, sanat tarihçisi, yazar, hikayeci, Firenze Güzel Sanatlar Akademisi sanat tarihi doçenti Prof. Gabriele Simongini ve yardımcısı Urbino “Carlo Bo” Üniversitesi çağdaş sanat tarihi doçenti Prof. Silvia Cuppini’nin küratörlükleri altında gerçekleştirilen ve 1600’lerin büyük sanatçısı Giovan Battista Salvi’nin eserlerine adanan 61.ci Uluslar arası Sanat Sergisi de artık sonuna yaklaşıyor.
Her sene, yaz aylarında, Sassoferrato kenti yönetimi bu tip küratörlerin yardımıyla çağdaş sanatın en iyi örneklerini sergiliyor.
Şu an sürmekte olan ve “Vizyonun Zirvesi” olarak adlandırılan etkinlik, yedisi yabancı altmış iki sanatçının elinden çıkma yüzden fazla eserden oluşan üç sergiden oluşuyor ve eserler sergi alanının şık salonlarında sergileniyor…Simongini üstteki başlıkla ilgili olarak, bunun, sanatçıların görsel gücüne dayalı yansımalarla içinde yaşadığımız toplumun geleceğine ait sahneleri şekillendirebilme ve genellikle gizli kalmış kaygılarımızı yansıtabilme kapasitelerini ifade ettiğini, nesnelere soluk veren, onları daha derinden görmemizi sağlayan “içsel gözümüze” atıfta bulunduğunu belirtti. Sergilerden birincisi Emilia’lı maestro Vasco Bendini’nin 50’li yıllardan günümüze ulaşan sanatsal geçmişinin bir özeti niteliğindeki eserlerden, “Liquid Flags” olarak adlandırılan ikincisi ise sanatçılarının kendi değerleri ve ulusal kimliklerinden yansımalar taşıyan eserlerden oluşan kolektif bir sergi. Bu ikinci sergide eserleri sergilenen sanatçılardan bazıları Tamburro, Arduini, Stigliano, Maestosi ve 2010 yılındaki “Quintessenze” adlı sergiden tanıdığımız Fila Sidival.
Üçüncü sergi “Exempla”, her biri bir eserle katılan ve Salvi’nin yeni edisyonunu karakterize eden “vizyoner” temayı işleyen sanatçıların eserlerine yer veriyor.
Üstte bir özetini vermeye çalıştığım etkinlik, son yıllarda Valerio Trubbiani, Omar Galliani, Giuliano Vangi gibi önemli sanatçıların eserlerine de ev sahipliği yapan ve diğer müzeleri, kiliseleri, tarihi binalarının yanı sıra, güzel peyzajı ile de ziyaret edilmeyi hak eden bu küçük kentin düzenlediği etkinliklerden şimdilik sonuncusuna ait.